ıvır zıvır deposu

Çarşamba, Ocak 14, 2009

bugun sinirimi bozanlar

kronolojik sirayla: 
- sabahin sogugunda servisin isitmasini kapayan servis soforu ( acar misin deyince ilk gene duymadi, bi daha soyleyince oldu )
- contextswitchdeadlock tribine girmis visual studio 2005( debug->exceptions->managed debugging assistants->contextswitchdeadlock isaretini kaldirinca oldu, derdi nedir anlamadan da cenesini kapatabiliyo olmak bi acidan guzel bisey )
- interneti gitmis sirket ( ne kotu sey be, butun gun boyle calisanlar var bi de )
- team foundation serveri ucmus visual studio ( tamam anliyorum, o gidince ne yapacagini bilemiyosun, sen de cok uzuluyosun ama kapan haydi dedigimden niye soyle efendi gibi kapanmiyosun da beni mudurunuzle( i love ctrl alt del ) gorusmek zorunda birakiyosun ) 
- verisinin icinde '<' gorunce kamasan xml dokumani ( hayir o senin tag kapakcigin degil benim kucukturum demek istiyorum ama nasil diyecegimi bilemiyorum, megersem '<' yerine & lt; (& ve lt; arasinda bosluk yok) dedigimde anca oyle anliyomus, '>' icin de & gt; demek gerekiyomus mesela. e simdi dokumandan okurken & lt; gorunce onu kucukture geri cevirmeyi de ben mi yapicam diyodum ama xml parser dokumani islerken bunlari kendisi otomatik geri ceviriyomus, iyi hadi )
- sag alt cenemin orda sinsi gibi agriyan dis
- sirketin buz gibi tuvaletleri ( klozete oturup 10 dakika kestirmek artik olmuyor )
- sag tiklamayan mouse( ortalama 5. denemeden sonra tikliyor )
- elma yiyince agrisi iyice cosan dis
- internetsizlikte ikinci yeni dalga
- catlamis ellerimi buram buram yakan dandik sivi sabun

bunlarin cogu sirkette oldugum icin basima geldigine gore, demek ki ben ise hic gelmesem aslinda piril piril bi insan olucakmisim. yazik bana.

Salı, Ocak 06, 2009

handy pdf

pdflerim jpeg jpeg olsun diyenler barış'ın HandyPdf'ine gelsin!


"Haydin hep birlikte, yeşili sevelim, developerı koruyalım..."
                                                    Aslı SABANCI

Pazar, Ocak 04, 2009

can sıkıntısı appendix A

...
"İnsanın kendi sızlanmalarına kesin bir son verecek cesareti olmadığı sürece, kendini her gün biraz daha iyi tanımaya katlanması gerek."
...
L.F.Céline, Gecenin Sonuna Yolculuk

Cuma, Ocak 02, 2009

can sıkıntısı

canım sıkılınca (içimden hiçbişey gelmiyo gibi canım sıkılınca) kendime "olur öyle, geçer" demekten de, bunu başkasından duymaktan da sıkıldım. e geçiyo tabi, ama yine geri geliyo ki. ama burda benim kronik can sıkıntımdan bahsediyorum, kümülatif mutsuzluğa katkıda bulunabilen besili, gürbüz can sıkıntılarından yani. bence canım niye sıkılıyo diye tam anlamadığımdan böyle oluyo hep. doğru düzgün düşünmüyorum, düşünmediğim gibi doğru düzgün düşünememeyi de can sıkıntısıyla bir tutuyorum. yani bu ikisi sanki paket halinde geliyomuş gibi varsayıyorum. can sıkıntımı çözememeyi can sıkıntıma bağlayıp durumu kanıksıyorum böylece. ama "noluyo da oluyo"yu düşünmekle bu sıkılma halini ayrı tutabilirsem belki daha iyi olur. ama aslında bi yandan da iyi bişey can sıkıntısı, çünkü bunların farkına varmam için çomakla dürter gibi dürtüyo sanki.